Bedava Counter Online Sayac

sitene ekle

BÜTÜN ŞEHİTLERİMİZİN RUHLARINA BURADAN FATİHA OKUYORUZ FETTAH TOYGAR F TOYGAR

FETTAH TOYGAR DİYORKİ WWW.SORGUNALCİKÖYÜ SİTEMİZE FFFFF >FTOYGARALCI KÖYÜ SİTEMİZOLAN WWW.SORGUNALCİKOYU.TR.GG EVLERİNİZE KADAR TAŞIDIM ZENGİN İÇERİKLERLE HEZMETİNİZDEDİR TEKLİF VE ÖNERİLERİNİZ İÇİN MUTLAKA BANA ULAŞIN toygar1975@hotmail.comSAYGILAR DİLERİM TEŞEKÜRLER BURDAN SATILMIŞ TOYGAR BEYEDE SAYGILAR BATMANA SELAMLAR UUU FETTAH ,,, FETTAH TOYGARFETTAH TOYGAR
   
  www.SORGUNALCİKOYU.tr.gg
  GÜZEL İLİMİZİN TARİHCESİ
 

“YOZUNA YOZ KATILSIN” YOZ-KAT OLSUN...

YOZGAT ADI NEREDEN GELIYOR ?

...Tarihin ilk çaglarindan beri devamli yerlesme merkezi olan Yozgat'in kurucusu Çapar Koca Ömer Agadir. Asiret reisi Cabbar Aganin yüzü çopurdu, Bu yüzden kendisine Çopur veya Çapar Koca derlermis.Söylentilere göre Ömer Cabbar Aga bir yaz mevsiminde sürülerini yaylakta otlatirken karsisina Hizir Aleyhisselam çikar.Davar sahibi olan Ömer Cabbar Agadan içmek için süt ister. Güler yüzlü davar sahibi hemen misafirine ikramda kusur etmeyerek gönül hoslugu ile bir tas süt ikram eder.Hizir(A.S.) sütü içtikten sonra Ömer Agaya hosnutlugunu belirterek”Çoban oglu, yozuna yoz katilsin ,sürülerin daim kilinsin ,memleketinin adi yoz-kat olsun”der.Ardindan da bu sözü söylemesi ile kaybolmasi bir olur.Temeli böyle atilan Yoz-Kat halk dilinde söylene söylene zamanla Yozgat'a dönüsür.

YOZGAT'IN TARIHÇESI
Anadolu'nun en eski yerlesim yerlerinden olan Yozgat'in yerlesim dönemleri kronolojik sirayla iki bölümden olusur.
Yazili tarih öncesi : Alisar ve Mercimek tepede yapilan kazilarla Ilk Tunç Çaga ait eserler bulunmustur.
Yazili Tarih : Yozgat'in yazili tarihi ilk Tunç Çag sonrasinda M.Ö. 2000 de baslar.
...Yozgat'ta sirasi ile M.Ö.1650-1460 Eski Hitit Kralligi dönemi, M.Ö. 1460-1170 Hitit Imparatorlugu dönemi, M.Ö. 1170-676 Frigler Dönemi, M.Ö.676-600 Kimmerler Dönemi, M.Ö. 600-546 Lidyalilar dönemi, M.Ö. 546-334 Kimmerler dönemi, M.Ö.334-285 Büyük Iskender dönemi, M.Ö. 285-85 Galatlar dönemi, M.Ö. 85-M.S. 395 Roma Imparatorlugu dönemi, M.S. 395-1075 Bizanslilar dönemi, M.S. 1075-1318 Anadolu Selçuklulari dönemi,M.S. 1318-1398 Beylikler dönemi, M.S. 1408-1923 Osmanli Imparatorlugu dönemi yasanmistir.

ATATÜRK'ÜN GÖZÜYLE YOZGATLI

“ Ünlü süvarilerin harp meydanlarinda kahramanca dövüsen
Türk yigitlerinin harman oldugu diyar!..
Bozok Yaylasinin çocuklari varolun…”
3 Subat 1934
K. Atatürk


YOZGAT'IN SIMGESI
Saat Kulesi : 1908 yilinda Sakir usta tarafindan yapilmistir. Sehrin orta yerinde kurulmus,kare prizma seklinde uzun bir kuledir. Enine silmelerle alti kata bölünen kulenin üst kismi serefe gibi bir terasla çevrilidir. En üst kisimda çan seklinde bir külah vardir. Saat çani 250 kg. agirligindadir.Her yarim ve tam saatte isabetli olarak çalisir. Kuleye çikis kuzeyden,yuvarlak kemerli kapidan olur. Serefeli kismin altinda üç kat asagi dogru her katta küçük yuvarlak kemerli bir pencere bulunur.


SAIRIN DILIYLE YOZGAT
YOZGAT

Ey güler yüzlü sehir;
Bildim adin Yozgat'mis.
Bir pirin duasiyla
Hak, yozuna yoz katmis,
Daha sonra kizinin
Mayasina naz katmis
Sükür birinciyi çok
Ikinciyi az katmis
Kiziyla evlenenin
Kislarina yaz katmis…

A ARIF NIHAT ASYA


O, MESHUR NÜKTE
“KARISTIRMA ALTINDAN ÇAPANOGLU ÇIKAR”

Yozgat'ta ve Türkiye'nin bir çok yerinde karisik bir çok is ve fazla açiklanmamasi arzu edilen seyler için ” karistirma altindan Çapanoglu çikar” deyimi kullanilir. Bu deyimin bir rivayeti de söyledir.Çapanoglu Süleyman Bey, bir gün bir Misafiri ile yemek yemektedir. Sofradaki çorbaya ekmek dograrlar. (Süleyman bey, kizarmis ekmek, misafiri ise beyaz ekmek dograr.) Süleyman bey, herkesin kendi dogradigi ekmegi yemesini siki sikiya tembih eder. Misafir ise çorbaya her kasik daldirisinda “Benim dogradigim ekmek” diye çorbadaki ekmeklerin hepsine sahip çikar. Böylece Süleyman bey ile misafiri arasinda bir tartisma baslar .” Senin ekmegin, benim ekmegim “ diye. Çorbanin dibi karistirilip Çapanoglu'nun ekmegi çiktikça Süleyman bey misafirine çorbanin altindan Çapanoglunun dogradigi ekmekler çikar manasina “Karistirma altindan Çapanoglu çikar” der. Aslinda Çapanoglunun bu misafiri inatçi, bir sey bilmez, bilgeligi ile ögünen birisidir. Bu söz zamanla deyimlesir.

YOZGATLI HER YERDE GELENEKLERINDEN VAZGEÇMIYOR
GELENEKLER GÖRENEKLER :
Yozgat'in il merkezi, ilçeleri ve köylerinde Kafkaslardan, Kirimdan, Balkanlara, Horasandan Avrupa Türklügüne kadar degisik zamanlarda Yozgat'a yerlesmis Yörük, Türkmen, Muhacir ve Göçmenler bulunmaktadir. Bütün bunlar, Türk Dünyasinin genis cografyasindan Yozgat'a tasimis olduklari gelenek ve görenekleriyle Yozgat'i zengin bir il haline getirmistir. Zaman içerisinde akrabalik baglari ile perçinlenen gelenek ve görenekler Yozgat'a özgü ananeler olarak ortaya çikmistir. Bazi köy ve ilçelerde küçük farkliliklar olmasina ragmen dügün, nisan, misafir agirlama, cenaze, çocuk yetistirme, giyim -kusam, ananeleri bugün de bir kisim özellikleri ile devam etmektedir. Ayrica memuriyet ve iç göç sebebiyle yurdumuzun bir çok yöresine dagilmis olan Yozgatlilar, bulunduklari yerlerde Yozgat'in mahalli kültürünü yasatmaktadirlar. Yurt disindaki Yozgatlilar ise gelenek ve göreneklerini yasatmaya özen gösteriyorlar.

TESTI KEBABININ VE ARABASININ ANA VATANI YOZGAT'IN YÖRESEL YEMEKLERI
Yöre beslenmesi, büyük ölçüde bugday ürünlerine, unlu yiyeceklere dayanmaktadir. Bulgur, yarma ve dügürcük hemen her tür yemekte ve çorbada kullanilmaktadir. Yarma, bulgur ve diger kislik yiyecekler genellikle yazdan hazirlanir. Bunlarin basinda “kirmizi pelveri” denen domates salçasi, “gopahla” denen kurutulmus taze fasulye, çalma, pekmez, eksi, tursular, meyve ve “madimalak” denen madimak kurusu, kiyma, sizgit, pastirma türü et hazirliklari gelir. Makarna, eriste de ev yiyeceklerdendir. Ag kabak (su kabagi)tan çorba pisirilir ve kis için kurutulur. “Salak” denen kelek tursusu yörenin özgün tursu türlerindendir. Yozgat en ünlü yöresel yemekleri arabasi ile testi kebabidir.

YÖRESEL MÜZIK ve OYUNLAR
YOZGAT'IN MILLI MARSI SÜRMELI'DIR….

Yöre yasami ve üretim biçimi, dini inançlar, doga kosullari vb. Ögelerin etkisiyle Yozgat'in zengin bir müzik ve oyun dagarcigi vardir. Halay ve tek oyunlarin yani sira, kimi yörelerde semahlar da oynanir. En bilineni Bozok Semahi da denilen Kirklar Semahi'dir. Muhabbetlerde, sira gezmelerinde, bahar senliklerinde Sürmeli atismalari da yapilir. Yozgat halay bölgesinde olmasina karsilik, karsilasmalar, kasik oyunlari, çiftetelli gibi tek oyunlariyla da taninir. Oyunlar sözlü, sözsüz, kadin, erkek halaylari olarak ayrilir. Çogunlukla baglama, tef, davul, zurna esliginde oynanan özgün erkek halaylari; Agirlama, tekayak, kamali, boppili, yerli gelin ve cemo'dur. Genelde sözlü oynanan kadin halaylari ise burçak tarlasi, kunduralim, nalinlim, feyli turnam, darini, halime, sürmeli, asmalarda üzüm, loli, keçeci baba, viy viy, karanfilli, dünür, gelin ve benzerleridir. Halk edebiyatinin bütün türlerinde verilmis zengin eserler Yozgat yöresine ayri bir önem kazandirmaktadir. Bölgeye özgü deyimler, halk hikayeleri ve türküler önemli bir yere sahiptir. Yozgat türkülerinde hasret, sevda ve yayla ile ilgili konular islenmistir. Bu türkülerde Sürmeliler önemli bir yere sahiptir. Yozgat'ta sürmeli bir yasam tarzi olmakla birlikte; askina, türkülerine, giyim-kusamina mutfagina, tüm kültürüne egemen olmus, bu özelligiyle de yöre türkülerine konu edilmistir. Yozgat'i en iyi anlatan türkü “Yozgat Sürmelisi”dir.

Sürmelinin ilk dörtlügü söyledir;

Dersini almis da ediyor ezber,
Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler
Bu dert beni iflah etmez del eyler,
Benim dert çekmeye dermanim mi var…


EFSANELER

YOZGAT SÜRMELISI VE SÜRMELI BEYIN HIKAYESI
Yozgat sehri 1760 yili baslarinda Bozok Yaylasinin, yesillik, etrafi ormanlarla çevrili içinde bin bir çesit kusun ötüstügü bir sahada kurulurken; Yozgat halki o zaman yari göçebe ve sürülerini besleyerek hayvancilikla ugrasir, hayatlarini bu yoldan saglarlardi. Bozok yaylasinda otlayan bu sürülerin birini de Sürmeli Bey adinda bir Türkmen Yörügü otlatirdi. Halk tarafindan sevilen bu yanik sesli halk ozani elinde kavali, sirtinda sazi Yozgat'tan Akdagmadeni'ne uzanan ormanlarin içinde sürüsünün içinde dolasirdi. Bazen bir çan dibine rastlanir. Sazinin tellerini konusturur bazen bir derenin kenarinda kavalini çalar, asik oldugu gönlünün sevgilisini düsünürdü. O sevgili ki güzelligi Bozok yaylasina yayilmis, ahu gözlü, sürmeli kasli, ay yüzlü bir dilberdi. Babasi bir Türkmen beyi idi ve çok sert bir adamdi. Sürmeli Bey, ailesini salarak, babasindan sevdigini istetir, magrur adam, kizini bir çobana vermeye yanasmaz. Araya beyler, agalar girer ama bosuna, bir türlü gönlü olmaz kizin babasinin ve iki sevgili birlesemezler. Üzüntüsünden sürüsünü birakan Sürmeli Bey alir sazini eline besçamlar mevkiinde kendine bir dergah kurar. Askini, yanik türküleriyle daglara agaçlara anlatir. Küser otagina, obasina ve Akdaglar'a kadar uzanan çamlarin arkasinda onu bir daha gören olmaz. Dertli kavalina üfledig, içli sazina söylettigi nameler kalir geriye. O gün bu gündür dillerde yankilanir Sürmeli Bey'in türküleri.

Gelin Kayasi Efsanesi:

Yozgat'ta ki Nohutlu Tepesinin arkasinda bulunan Cehrilik yakinlarinda deveye binmis geline benzeyen kayalar bulunmaktadir. Bu kayalara “Gelin kayasi” denir. Köyün birinden gelin alayi gelmektedir. Eskiyalar gelin alayini çevirirler. Niyetleri kervandaki gelini alip esir pazarinda satmaktir. Gelin alayinin erkekleri eskiyalarla vurusurlar ve hayatlarini kaybederler. Eskiyalar gelini ve damadi yakalamak üzeredirler. Yakalanacaklarini anlayan gelin ve damat Allah'a dua ederler: “Allah'im bizi bu eskiyalarin eline düsürme, bizi ya tas et, ya kus et.” Dualari kabul olunur. Güzel gelinle birlikte eskiyalar, develer ve atlar oracikta tas olurlar. Damat ise kus olup gökyüzüne uçuverir. Güzel gelinin aglarken gözünden döktügü yaslar sel olur ve orada kirmizi lalecikler bitmeye baslar. Zamanla bu laleler tüm tepeyi kaplar. Egrice'de Mayisin ikinci haftasinda cehrilik laleleri kirmizi kirmizi açar ve beyaz güvercinler gökyüzünde süzülürler. Yozgatli avcilar buradaki güvercinlere kesinlikle ates etmezler.

 
 
  Bugün 27 ziyaretçikişi burdaydı!